Habertürk’te, gazeteciler Muharrem Sarıkaya, Nagehan Alçı, Nihal Bengisu Karaca ve Elfin Tataroğlu’nun sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, helalleşme çıkışıyla ilgili “İlk başörtüsü yasağının doğru olmadığını hayatımın her alanında dillendirdim. Onların acılarını anlamalıyız. Aynı tabloların yaşanmaması için gelecekte iyi bir vizyon belirlemeliyiz” dedi. Kılıçdaroğlu, helalleşmenin kucaklaşma olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu neden eskiden bu tür çağrıları yaparken kullandığı ‘toplumsal barış’ veya ‘toplumsal uzlaşı’ kavramları yerine daha dini bir tonu olan ‘helalleşme’ kelimesiyle bu çıkışı yaptığıyla ilgili soruya şu cevabı verdi:
“CHP’ye mesafeli olan kesimlerle yaptığım toplantıların sonunda pek çok kişi helalleşmemiz lazım diye güzel temennilerde bulundular ve ben bunu değişik illerde kamuoyuna açık toplantılarda da dillendirdim helalleşmemiz gerektiğiniz birbirimizi daha iyi anlamamız gerektiğini, oturup konuşmamız gerektiğini. Türkiye’nin çözümlenmeyecek bir sorunu yok, oturup beraber masaya yatırırsak bu sorunları çözebileceğiz bunu da ifade ettim. Kavram biraz benden çok benim dışımda CHP’ye mesafeli olan kesimlerin dillendirdikleri bir kavramdı. Güzel bir kavram aslında çok sık kullanılan bir kavram. Dolayısıyla barışa, sevgiye, hoşgörüye çağrı yapan bir kavram. Dolayısıyla bu kavram bence çok güzel.”
Helalleşme çıkışı fikrinin nereden geldiği sorusu üzerine Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Aslında söylüyordum bunu birdenbire çıkmadı. Ama bir video çok öne çıktı. Yaptığımız çok değerli bir çağrı. Var olan sorunlara önyargıyla yaklaşıyoruz. Birbirimizi önyargıyla eleştiriyoruz. Önyargıdan kurtulursak aslında çok güzel şeyler yapabiliriz. Farklı düşünceleri bir araya gelip rahatlıkla tartışabiliriz. Ben bundan yanayım. Siyaset çok kutuplaştı, birbirimize farklı gözlerle bakmaya başladık. Bazen sertleşme öyle boyutlara geliyor ki, neredeyse birbirimizin yüzüne bakamayacak hale gelebiliyoruz. buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Zaten yeteri kadar büyük sıkıntılar çekiyor bu toplum. Ekonomide çekiyor, sosyal yaşamda çekiyor, aile hayatı içinde çekiyor, işsizlikte çekiyor. Bütün bu sorunlar varken hala sorunları çözmek yerine birbirimize önyargıyla bakıp birbirimizi suçlamanın anlamı yok. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Buradan çıkarsak emin olun hep beraber bir masanın etrafına oturup ‘bu sorunu nasıl çözeriz?’ diye oturup konuşabiliriz. Bu ortamı yaratmak istiyorum. Geçmişe takılıp kalma değil geleceğe bakmamız lazım. Helalleşmenin de özünde gelecek perspektifi var. Biz şimdi oturalım kavgaları bir kenara bırakalım daha rahat bir şekilde oturalım tartışalım. Bu ülkenin hali neden böyle ve nasıl düzeltebiliriz? dolayısıyla önyargılarımızı kırdığımız andan itibaren farklı bir Türkiye farklı bir anlayış birbirimize çok daha farklı bakacağız yani Yunus’un dediği gibi ‘sevgiyle’.”
Helalleşme listesiyle ilgili 28 Şubat mağdurları sorulan Kılıçdaroğlu şu yanıtları verdi:
“Bir sürü mağduriyet var. Sadece başörtüsü değil. Ben ilk başörtüsü yasağının doğru olmadığını İBB adayı iken Okmeydanı mitinginde söylemiştim. Yusuf Ziya Özcan YÖK Başkanı iken ‘Yapmayın bu yasakları kaldırın’ demiştim. Kendisi de bu konuda açıklama yaptı. Şimdi o mağduriyetleri telafi edemeyiz. Üniversiteye devam edemedi, büyük acılar yaşadı. Onların acılarını anlamalıyız, yaşadıkları sorunları anlamalıyız. Aynı acıların yaşanmaması için gelecek inşa etmeliyiz.”
“Roboski’yi ve diğerlerini söyledim. Diyarbakır hapishanesindeki işkenceler, 28 Şubat mağdurları diyorsunuz, daha sonra 28 Şubatçıların yargılanması sağlayan FETÖ organizasyonu var. Onlara da yapılan yanlış olduğuna inanıyorum. Bir kişiye haksızlık yapıldığı zaman bizden olup olmadığına, benim yanımda olup olmadığına bakmaksızın haksızlık karşısında net tavır takınmamız lazım. Bir ortak payda oluşturmalıyız. Bir kişi mağdursa yanına gidelim, oturalım, konuşalım, sorunu çözelim.”
“15 Temmuz’dan hemen sonra bir telefon geldi, 1 hafta geçmiş. Kadın öğretmen Ankara’da gözaltına alınmış. Kadın yeni doğum yapmış. Ben o çocuğun anne sütü emmesi gerektiğini söyledim, ‘hayır yapmayız’ dediler ve beni FETÖ’cü olarak suçladılar. Bu çocuğun anne sütüne ihtiyacı var. Zaten nezarette kalmayacak bu çocuk. Bunun için mücadele ettikten sonra gerçekleşti bu. Ben bu kadını hiç görmedim. Bir haksızlık var mı? Evet vardı. Geleceğe bakacağız, benzer bir hak ihlali olmasın diye mücadele edeceğiz.”