TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Savunma ve Adalet Bakanlığı bütçeleri görüşülürken, HDP Milletvekilleri Meclis Genel Kurulu’nda Aysel Tuğluk ve tutuklu bulunan HDP’liler için eylem yaptı.
2016 yılından bu yana Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski DTP Eş Genel Başkanı ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun kötüye gitmesine ragmen tahliye edilmemesini ve cezaevinde cinsel saldırıya uğradığını söyleyen Garibe Gezer’in intihar ettiğinin açıklanmasını protesto eden HDP’li Milletvekilleri, Tuğluk ve Gezer’in fotoğrafının olduğu pankartlar taşıdı.
HDP’li kadın milletvekilleri “Gülten Kışanak İçin Adalet, “Gülser Yıldırım İçin Adalet” yazılı bandanalarla yüzlerini kapattı.
Gezer’in hayatını kaybettiğini belirten HDP’li vekiller, “Bir kadın hayatını kaybetti, açıklama yapılsın. Bu kadın neden tek kişilik hücrede tutuldu? Bir kadın hayatını kaybetti. İktidarın sorumluluğundaki cezaevinde bir kadın hayatını kaybetti” ifadelerini kullandılar.
İzmir’de eylem: Aysel Tuğluk serbest bırakılsın
Öte yandan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Kadın Meclisi, tutuklu eski milletvekili Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna ilişkin basın açıklaması düzenledi. “Aysel Tuğluk için adalet tüm hasta tutsaklar için adalet” yazılı pankart taşınan açıklamada, sık sık “Aysel Tuğluk yalnız değildir”, “Jin jiyan azadi” ve Garibe Gezer isyanımızdır” sloganları atıldı. Grup adına açıklama yapan HDP İzmir KAdın Meclisi’nden Ayşe Özdamar, Aysel Tuğluk’un tutsak edildiği Kandıra F Tipi Cezaevi’nde hafıza kaybı yaşadığının avukatları tarafından açıklandığını belirtti.
İktidar kulağını tıkadı
Tuğluk’un ağır sağlık sorunları yaşadığı aylardır kamuoyuna yansımasına rağmen; iktidar yetkililerini kulağını kapattığını belirten Özdamar, uzman raporlarına göre bu hastalığın Tuğluk’un cezaevinde kalmasına engel olduğunu belirtti. Özdamar, “Tuğluk’un hastalığı ilerlemesine rağmen, ATK, “Hayatını yalnız idame ettirebilir” diyor. Önceki süreçlerde de bildiğimiz üzere ATK’nin bu tutumu siyasidir! Öyle ki hasta tutsakların cezaevlerinde tabutları çıkıyor ya da serbest bırakıldıktan birkaç gün sonra yaşamlarını yitiriyor. Tuğluk’un hastalığının birincil sorumlusu tekçilik rejimiyle saltanatını sürdüren iktidardır. Savaş ve ölüm siyaseti yürüterek, cinsiyetçi, kutuplaştırıcı, ayrımcı, militarist politikalarıyla ayakta durmaya çalışan iktidar; hapsederek, rehin tutarak mücadele etmelerini engelleyemediği kadınlara “yaşatmamayı”, “hafızasızlaşmayı” dayatmaktadır” dedi.
En son dün Garibe Gezer’in cezaevinde yaşamına son verdiği haberini aldıklarını söyleyen Özdamar, “5 yıldır cezaevindeydi Garibe Gezer. En son Bünyan Kadın Kapalı cezaevinden hücre cezaları nedeniyle Kandıra 1 Nolu F tipi cezaevine sürgün edilmiştir. Kandıra 1 Nolu F tipi cezaevinde 33 gün hücrede tutulduktan sonra tek başına bir hücreye götürülmüştür. Arkadaşlarının yanına gitmek adına yazdığı dilekçeler cevapsız bırakılmıştır. Hücre denilen yer ise Garibenin kendi tabiriyle dışkıların olduğu her türlü yaşam belirtisinden uzak bir izole alanıdır. Kendisini bedenen, ruhen, fikren öldürmeye çalışan bu hücreye itiraz etmiş ve itirazını kapı dövme şeklinde duyurmuştur. Kapı dövme olayından sonra tehdit edilip, yerlerde yarı çıplak şekilde sürüklenerek; 4 saat süngerli odada bekletilmiştir. Süngerli oda sonrasında tekrar hücreye götürülen Garibeye memurlar tarafından cinsel saldırı gerçekleşmiştir. Yaşanılan bu cinsel saldırı sonrasında Garibe intihar girişiminde bulunmuştu” diye konuştu.
Son olarak Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılmasını isteyen Özdamar, şunları söyledi: “Bugün, “Aysel Tuğluk için adalet” demek Garibe Gezer için adalet demek kadın özgürlük mücadelesini savunmaktır, ‘Aysel Tuğluk için adalet’ demek, demokratik siyaseti savunmaktır, ‘Garibe Gezer için adalet’ demek, iktidarın ölüm siyasetini reddetmek, yaşam siyasetini savunmaktır. Aysel Tuğluk derhal serbest bırakılmalı, aksi halde yaşanacak herhangi olumsuz bir durumda sorumlusu başta Adalet Bakanlığı olmak üzere siyasi iktidar sorumludur! Garibe ölmedi, öldürüldü. Tüm sorumluların ortaya çıkarılması açısından herkesi duyarlı ve sorumluluk almaya davet ediyoruz. Keyfiyetin, baskının, işkencenin merkezi olan cezaevlerinde derhal tarafsız heyetler ile denetimler yürütülmeli ve tekleştiren cezaevi politikalarından vazgeçilmelidir.”