Döviz kurundaki yükseliş ve hayat pahalılığına ilişkin endişelerini aktaran Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Ekonomik krizler belli bir zaman sonra ya tarihleriyle, ya coğrafi bölgesiyle ya da krizi çıkaranların adıyla tarihe nakşedilirler. Bugün yaşadığımız kriz, “dış güçler” krizi olarak anılmayacaktır. Bu kriz “Erdoğan Krizi” olarak hatırlanacak!” dedi.
Kişisel sosyal medya hesabı üzerinden ekonomiye ilişkin görüşlerini paylaşan Gelecek Partisi lideri, “Asıl ‘MANDACILIK’ ülkenin rezervlerini gayri hukuki biçimde satıp diğer ülke merkez bankalarının kapısında swap kuyruğuna girmektir” değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
2018 seçimlerinde “döviz ve faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözünüzü unutmadık. 128 Milyar $’ı 6,50’den satıp 700 Milyar TL kamu zararı oluşturarak dövizle nasıl uğraştığınızı bu millet gördü. Üzerinde ay yıldızımızın bulunduğu liramızın değerini yerlerde süründüreceksiniz sonra da yüzsüzce ekonomik kurtuluş savaşından bahsedeceksiniz. İhanet ölçüsüne varan cehaletinizle ülke kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çekmekte ve halkımızı ucuz iş gücü teziyle köleleştirerek sömürgeci bir mantıkla pazarlamaktasınız.
Ahmet Davutoğlu, Türkiye’yi bekleyen finansal tehlikelere ilişkin görüşlerini ise 10 maddede sıraladı. Davutoğlu, şunları kaydetti:
Bu ihanetin yol açacağı sonuçları size hatırlatalım;
1) Saatlik asgari ücreti 1,2 $’a düşürüp, emek piyasamızı “köle pazarına” çevireceksiniz.
2) Yurt dışında daha iyi ücret alabilecek nitelikli insanlarımızın beyin göçü ile kaybedilmesine yol açacaksınız.
3) Cebinde TL taşıyan vatandaşlarımızı daha da fakirleştirip yardıma muhtaç hale getirirken ülkemizi sömürge ülkesi gibi yabancı para sahiplerinin cenneti haline getireceksiniz.
4) Krediye erişenin bir gecede zengin olduğu yeni çıkar grupları ve faiz baronları yaratacaksınız.
5) Türk Lirasının değer kaybı ile ekonomik kriz ile zor düşen şirketlerimizi ve milli varlıklarımızı yabancıların ucuza kapatmasına sebep olacaksınız.
6) Türk Lirasının tasarruf ve değişim aracı olma niteliğini kaybetmesiyle devletin parasal egemenliğini yok edeceksiniz.
7) Ülkeyi ödemeler dengesi krizine doğru götürüp, dış borcunu döndüremez hale getireceksiniz.
8) 1970’lerde olduğu gibi ülkeyi dünyaya kapatarak kambiyo kontrol rejimine geçmek zorunda kalacak, bunu da hamasi bir söylem ile örtmeye çalışacaksınız.
9) Kendi yarattığınız bu ekonomik felaketi örtebilmek için toplumsal gerilimleri tırmandırmaya ve ekonomik adaletsizliğe karşı yükselen sesleri “terör” ithamıyla bastırmaya çalışacaksınız.
10) Bu ekonomi-politik ortamda “Otoriter yolsuzluk düzeninizi” sürdürmeye çalışacaksınız.
Merkez Bankası rezervlerini tüketip kaçıp giden bakanın diliyle “Çok beklersiniz”
Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Engin tecrübeye ve sağduyuya sahip halkımız ile birlikte sokakta değil sandıkta bu “mandacı” senaryoyu bozacağız.
İlk seçimde işbaşına gelecek üstün nitelik ve ahlaka sahip temiz kadrolarımızla gerçek ekonomik kurtuluş savaşımızı yeni bir kalkınma ve refah dönemi ile taçlandıracağız.
Bilinsin ki, Türkiye Sahipsiz Değildir.